Bireciğin Kurtuluşu 01 Mayıs 2023, 15:17

BİRECİK’İN KURTULUŞU (11 Temmuz 1920)
19 mayıs 1919 Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ile milli mücadelenin bayrağının çekilmiş olduğu günlerde bir an düşünüyoruz. Osmanlı devletinin çöküşü orduların bozguna uğraması sebebiyle düşmanlar arasında paylaşılan öz yurdumuz.
Birecik kasabasına ilk önce ingilizler ve fransızların işgal ettikleri yerlerdendir. 1334(1918) yılı kasım ayında ingilizler bir tabur piyade ve bir bölük makineli tüfek kuvvetleriyle şimdi (ortaokul) binası ile kaymakamlık konağının yanlarına kadar uzayan kasabaya yerleşmişlerdir. İngilizlerin 6 ay süren işgaline mütakip yerlerini daha sonra gelen fransız kuvvetlerine devretmişlerdir. Fakat bu kuvvet kasaba dahiline birecikliler tarafından sokulmamış yukarda belirtilen yerleri ile daha ürkek ve ihtiyatlı bulunmak zaruretiyle hissetmiş olmalılar ki devriye postaları dolaştırmak ve yerli ermenilerle teşriki mesai etmek yolunu tutmuşlardır.
BİRECİK KASABASININ O GÜNKÜ DURUMU:
Fransız işgal kuvvetleri yerli ermenileri bayağı koruyor, onlara türklerden fazla kıymet veriyordu. Ermenilerde yıllarca kendilerine öz evlat muamelesi yapmaktan ayrılmamış olan türklere karşı ihanet etmeye başlamışlar,fransızlarla işbirliği şeklinde uyum sağlamışlardır. Hükümetsiz ve taraf tarafa didişmeler ile birlikte gün geçtikçe halk arasında büyük bir emniyetsizlik hüküm sürmeye başlamıştır. İş güç sahipleri şaşırmış günlük ihtiyaçlarını güçlükle kazanan fakir halk tabakası sefil ve perişan kıvranıp durmuştur. Yerli ermenilerin fransızlarla birlikte hareket etmeleri yerli halkı son derece kızdırmıştır. Bu durum halk arasında bir hamiyet (bir kimsenin yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası ve erdemi, bu değerlere bağlılık.) ve hamaseti (yiğit olma durumu.) milliyenin gelmesine ve intikam fikirlerinin uyanmasına sebep ve amil (bir olayın, bir işin olmasına yol açan, bir işi yapan) olmuştur. Nitekim bu ciheti (yan,yön.) gecikmeden anlayan fransız komutan (PORKE) ile o vakitlerde fransızca konuşması sebebiyle ahbaplık eden Şıh Abdurrahman Efendizade Edip efendi’ye gelerek fransız komutanın kasabayı gezmek istediğini ifade etmiştir. Bir gün sabah vakti birecikli şahıslarla ve iki üç kişilik fransız askeriyle dolaşıp birecik kalesine çıkmış ve şıh müftah yatırının yanına varılarak fransız komutan sürekli fransa hükümetini göklere çıkartmakda fırat nehrini gösterip ‘’ işte yüzyıllarca bu nehir akar ve sizde bakarsınız’’ diye mırıldanıp durmuştur. Bu sözlerle yanında ki birecik’lileri kendisine yaklaştırmak istemiştir. Daha sonra kaleden inerek şimdi ki sebzehali önünde bir zaptiye jandarma görmüştür pejmurde bir kıyafet ve kırık bir tüfekle nöbet tutuyormuş. Fransız komutan yanındakilere dönerek ‘‘bunlarla mı bizi buradan çıkartmak istiytorsunuz. İyi biliniz ki türk hükümeti ölmüştür. Artık biz buralara sahibiz bu toprakları cennete döndüreceğiz ve bu nehri dört yana akıtacağız. Vazgeçiniz bu yeni bir istiklal savaşından’’ gibi sözler ifade etmiştir. Fransızca bilen edip efendi fransız komutana ‘’biz türküz boyunduruk bilmeyiz istiklal aşkı içimizde yanan bir volkandır çok sürmez bu vokan ferevan eder ve sizleri boğar. Türk hürriyetini kurtarmayı bilir ve sizlerde türk tarihini okumuş iseniz takdir edersiniz ki Türk’e boyundurluk vurulmaz ve türk esaret nedir bilmez’’ demiştir. Müdafai Hukuk Cemiyeti henüz işe başlamış reisi MEHMET SABİH YURTKORUYAN ve diğer birecikli vatan evlatları kendi aralarında istişare ederek derhal harekete geçmek zamanı geldiğinin kararına varmışlardır. Alınan kararda ise kasabanın zenginlerini toplayıp, konuşup gerekli parayı,silahı ve aadamları hazırlayalım ondan sonra hareketimizi düzenleriz denmiştir. Ayrıca da Reşat SÖZMEN’in evinde toplanalım kararı alınmıştır.
İLK TOPLANTI:
REŞAT SÖZMEN’in evinde ki toplantıda Fransızların bu kasabadan çıkartılmazsa ilerde Ermeniler tarafından bir ihanete maruz kalınacağını burada toplananlar ve toplantıya katılamayanların maddi yardımları ve yiyecek içecek vs. gibi ihtiyaçları esirgemeden yapmaları bildirilmiştir. Ve vazife bölümü yapılarak müdafai hukuk cemiyeti reisi Mehmet Sabih YURTKORUYAN cemiyet katibi Abdulkadir LAZİPDİRİÖZ’e yardım defteri açmasını söylemiştir.ilk yardım Sadettin efendi tarafından 100 türk altını,veys efendi 50 altın ve diğerleri bir buçuk saat içerisinde 750 lira toplayarak kayıt altına alınmıştır. Ayrıca yiyecek yardımı yapanlarda olmuştur. Ve ardından derhal vazife taksimi (bölme) yapılmıştır.
MİLLİ BÖLÜĞÜN TEŞKİL HAZIRLIKLARI:
Kasabayı teşkil eden 7 mahallenin ileri gelenleri cemiyete çağrılmış. Eli silah tutanların yeni cesur askerlik hizmetini ifa etmiş onbaşı, çavuş rütbeli olanlarla fedakar ve atılgan yiğitlerin adları tespit edilmiş, celbedilerek kendilerine yapacakları görevleri öğretilmiştir. Elbisesizliği önlemek için ceviz ve nar kabuğuyla boyanan bezlerden yapılan ceket ve pantolonlar bu gönüllülere giydirilmiştir. Askerlik şubesi deposundaki eski kara martinler (eskiden kullanılmış olan, yivli, tek kurşun atan ve çok ses çıkaran bir tüfek.),kasatura ve süngüler tevzi edilmiştir. Halk elinde bulunan silahlardan istifade ederek 250 kişilik bir birlik oluşturuldu. Bu kuvvet bir başlangıç olmuştur. Ayrıca Hacı Zekeriya Zade Kadir Hoca, Mirkelam Tevfik Hoca ve Şıh Abdurrahman Efendi Oğlu Hasip Efendilerde birer çete teşkilini düşünmüşler ve hazırlıklarını yapmışlardır. Tek sıkıntı cephaneydi, askerlik şubesi deposunda 20 sandık cephane olduğu biliniyordu, bunları açıkgözler aşırmış ve saklamışlar.cemiyetin girişimleriyle saklanan cephane cemiyete getirilip teslim edildi. Ayrıca necip efendi zade ve abdulkadir efendi’de 24-25 sandık gibi büyük bir kıymet ifade eden cephaneyi müdafai hukuk cemiyetine teslim etmiştir. Bu suretle cephane ihtiyacı temin edilmiştir.
Bu çok ciddi çalışmalara kılavuzluk eden müftü Ali Avni Efendi Çerkez müftüsü uzun palasını kuşanmış halkın önüne düşmüş milli mücadeleyi ateşlemişlerdi. Gece gündüz alaburç kulesinde ve kendir kapısı yani şimdiki meydan kapısından Fransızların bulundukları yerlerde tıkanıp kalmalarını sağlıyorlardı. Görev dağılımı şöyleydi
REİS: MEHMET SABİH YURTKORUYAN
REİS: YAŞAR ZADE ABDURRAHMAN EFENDİ
VEZNEDAR: HACI SALİH BAYRAKTAR
KATİP: MUHASİP ABDULKADİR LAZİP DİRİÖZ
AZA: HACI MUSTAFA SÖZMEN
AZA: BEKİR EFENDİ OĞLU ECRİ EFENDİ
AMBAR MEMURU: TAZEOĞLU SADİN EFENDİ
Cemiyet teşekkül (kuruluş, örgüt olarak oluşmak, kurulmak) etmiş tek iş silahlı kuvvetleri teşkil etmek kalmıştır. Birecik kuva-i milliye bölüğü komutanlığına yedek subay Enver Hilmi BOZDUMAN bölük komutanlığına seçilmiştir.akşama kadar süren toplantıda ertesi gün tekrar toplanmak üzere dağılmıştır. Ertesi gün toplanan müdafai hukuk cemiyeti kaymakam Münir hüsrev tarafından ziyaret edilmiştir. Kaymakam tarafından desteklenmiş ve gerekli tertibat yapılmasına çalışılmış milli bölüğe günülü kayıtlar başlatılmış,işler yoluna girmiştir.
ERMENİLER FALİYETTE:
Yapılan bu işleri takip eden yerli ermeniler fransızlara casus ediyorlarmış. Fakat birecik halkı ne ermenilerden ne de fransızlardan çekinmemişlerdi tek korkuları yerli işbirlikçilerin tasallut ve tecavüzleriydi. Ermeniler bunu biliyorlar ve onlarlar iş birliği yapmayı düşünüyorlarmış. Bu yüzden haricen köylere gidip gelmek zorlaşmış bu arada ermenilerde yaptıkları faliyetleri yerli halkdan gizlemek için yanlarına gidip dostane emeller ve tavırlar takınmaya başlamışlar. Yerli halk ne melun tiniette oldukları bilinen bu nankörlere itibar etmiyormuş.
Yerli halkın milli bir bölük teşkil ettiğinide anlayamamışlardı. Yerli halk da onlara dükkanlarını açıp çalışmalarına göz yumarak kendilerine bir şey hissettirmemeye gayret edip türk halkına anlatarak bu sırrın saklanması tavsiyesinde bulunmuşlardır.
RÜŞTİYE MEKTEBİNDE TOPLANTI:
Hazırlıklar devam ederken suruç ilçesi mülhakatinde (Bir merkeze bağlı olan yerler) yaşayan GALİ ve ŞAHİN BEYLER aşireti ve ileri gelenleri ve BASRAVİ aşireti adamları müsallah (silahlı) olarak kasabaya gelmişler. Rüştiye mektebinde toplanmışlar. Yaşarzade Hayali Efendi bunlarla konuşmuş ve topluluğa hitaben günün önemi ve durumu hakkında bilgi vermişdir. Ve birlikde çalışmak gerektiğini anlatmış. Yemekler yenilmiş ve aşiret reisleri kasabadan ayrılmışlar. Yaşarzade Salih Hayali Efendi sonradan Urfa vilayetinden istenilip sivas kongresinde iştirak eden memleketin mümessillerindenmiş. Çok vatan sever ve ali cenap (yüce gönüllü,cömert) bir insanmış.
Müdafaa-İ Hukuk Cemiyeti Üyelerinden Hüçinzade Memah ve Münipzade Ahmet Efendi, Çopurzade Şakir Efendilerin sayanı şükran yardım ve hizmetleri dillere destanmış. Hulusa canlanan bir varlık vücuda getirilmiş ve durum surcuç ve nizip kasabalrında da intikal ederek birecik bu hizmetlerinde diğerlerine numune-i imtisal (Uyulacak örnek. Örnek alınacak model) olmuştur.
İLK ATEŞ VE ÇARPIŞMA:
Hazırlanan Kuva-İ Milliye bölüğü hazır durumdaymış. Yaşar Salap, Sarraf Hacı Ahmet ve Müftü Ali Efendi müfrezeleri kasabadan (ayni şakşak) civarına sırtlarından bir çevirme hareketi ve baskın yapılması süretiyle kararlaştırılan ilk ateş 1335 yılının ocak ayının 24. Çarşamba günü ikindi sıralarında yapılmıştır. Ve fransızlar o günden itibaren bulundukları yerlerde mahsur kalmışlardır. Geceli gündüzlü devam eden bu baskın ve hücumlar neticesinde kasaba ile her nevi irtibatı kesilen fransızlar ve yardakçıları ermenilerin evlerinde tıkanmış ve iaşe bakımından zorluk çekmekteymiş. Gün geçtikçe anlaşılmış ve kendileri göstermiş öyle bi durum teşkil etmiş ki savaşda kullandıkları kendi hayvanlarını bile yiyip tüketmişlerdir ve bir açlık içinde kıvranmışlardır.
Fransızlar yerlerinden bir çıkış yapmak teşebbüsünde bulunmuş olsalar bile her defasında geri püskürtülmüş, muhasara (kuşatma) çemberi daraltılmış ve kasabaya ilk ateş açan fransızlar bundan vazgeçmişlerdir.
TAHTA TOP:
Birinci dünya harbinden kalma bir top namlusu olduğu aşınmış bir buçuk metre uzunluğunda 15 cm lik çapında namlusu ortasından uzunlama delinmiş dut ağacına yerleştirilmiş. İlk araba tekerleği bulunmuş. Hazırlanan namlu bu tekerleğe bindirilmiş. Hanpara vatan bir top haline getirilmiş. Kaleden ve evlerden tedarik edilen yuvarlak demir taneleri bu topun ön tarafına yerleştirilmiş. Fransızların bulunduğu binalara tevcih (döndürmek,yöneltmek) edilerek ateşlenmiştir. Bunun ilk tesiri görülmüşduvarlra delinip tanelerin içerilere düştüğü tespit edilmiştir.düşman şaşırmış çünkü kendilerinde top yokmuş nasıl olsa saklanılacak bir durum meydana gelmiştir.mukabil ateşlerini kesmişlerdir. Ve neticeye intizar (beklemek) eyledikleri belliydi. 40-50 hampara atılınca binalrdaki adamalrını bitişik sokak ve yol üstüne kazdıkları siperlere yerleştirdikleri görülmüş ve düşmanda bir telaş başladığı fark edilmiş. Bu durum kasabanın maneviyatını yükseltmiş. Birinci cihan harbinde topçu çavuşluğu etmiş innap köyünden hamza çavuş ve topun imalini bizzat düşünen tüfekçi büyük ahmet usta bu ateşlerini idare etmiş.
BİRECİKLİLER’İN TAHTA TOPA YAPTIĞI TEKERLEME
Tahtadan Toplar
Heryere Hoplar Çok Çakma
Ahmet Usta Tahtası Çatlar
Not: Birecik topu halen fransanın senpiyer müzesinde bulunuyor.
İKİ FRANSIZ TEYYARESİ:
Mahsur bulunan fransızların durumunu anlamak için geldikler şüpesiz olan iki teyyare (uçak) kasabanın üstlerinde dolaşmaya başlamış. Birecik halkı bu teyyarelere ateş açmak için minarelere birkaç avcı nişancı çıkartmış. Kaleden ateş etmek istemişler fakat engel olunmuş. Teyyareler geniş kağıtlar atmışlar bunlarda birer daire ve kırmızı boyalı bir takım işaretler varmış birkaç tanesi de kasabaya düşmüş, teyyareler vazifelerini yapmış olmalıdır ki çok beklemeden ayrılıp gitmişlerdir.
SEYYAR FRANSIZ KUVVETİNİN GELİŞİ:
Aradan bir hafta geçmiş böyle bir kuvvetin geleceği duyulmuş. Fakat en çok karşıyakadan antep tarafından geleceği tahmin edilmişti. Bu sebeple Müdafa-İ Hukuk Cemiyeti bölüğünün karşıyakaya geçerek Gaziantep istikametine hareket etmelerini emretmişti. Bölük Nizip merkezinden geçerek Battal ve Hiyam köyleri arasından geçmişlerdi. Bir köylü Fransız askerlerinin bireciğe gittiğini anlatmış. Derhal geri dönmek kararı alınmıştır. Şıhbekir geçidinden geçerek hobap köyü üzerinden caber bahçesine inilmiştir. Oradaki vatandaşlardan gerekli bilgiler alınmış. Filvaki (olduğu gibi,gerçekten) düşmanın bireciğe geldikten sonra halkın korkudan kaçtığını, yerli ermenilerin ateş açtıkları ve eşkiyaların yollarda halkı soydukları bilgisi gelmiş derhal bağlar yoluna takiben Müdafa-İ Hukuk Cemiyetinden birkaç kişi kuyucak mevkiinde eşkıya çetesinin gelen geçenleri soydukları görülmüş. Silahlı çatışma neticesinde eşkiyalar uzaklaştırılmış. Ve dağ yolunu takip için birliğe emir verilmiş. Birlik şimdiki gültepe ermeni mezarlığında toplanmış. Bağlar kapından inilerek oradan kasabanın (Birecik) ileri gelenlerinden Mirkelam Ahmet Efendi, Münipzade Ahmet Efendi, Kaymakam Ve Hakim’le Müdafa-İ Huku Cemiyeti ile konuşup bu fenalığı önlemek icap edildiğini, kaçıp göçenleri geriye çevirmek için postalar çıkartılmasına karar verilmiştir. Bunu makul bulan Münipzade Ahmet Efendi fransız kuvveti bentbahçesi üzrinden değirmendere sırtlarından geçerek kasabaya girmek istemiş. Fakat karşısında Hacı Zekeriyezade Abdulkadir Bilgin çetelerinin silahlı halk kitlerini bulmuş ve onlarla müsademeye koyulmuştur. Fransız kuvvetinin öncüleri olan süvarilerinden biri öldürülmüş ve bu süvariyi öldüren Fiso Bekir adındaki kahraman giderek bu öldürdüğü fransızın atı ile silahını alıp getirmiştir. Bu sırada şiddetli bir yağmur ve fırtına zuhur ettiğinden çeteler çekilmek zorunda kalmıştır fransızlar böyle olduğu halde yine cesaret edip kasabaya girememişlerdir.
İKİNCİ KUŞATMA:
Bölük etrafı dağınıkmış. Bunları bir araya getirmek için çalışmalar başlatılmış. Ayni şakşak tepesinde toplanmaya karar verilmiş. O akşam orda toplanılmış. Gece yarısı ateş açılmış sabaha karşı bir baskın tertiplenmiş. Fransızlar artık dışarı çıkma cesareti gösterememişler. Fakat kasabayı ateşe maruz bırakıp hiçbir kimse evlerinin damlarına çıkamaz olmuştur. Yanılıp damlara çamaşır asmaya çıkanlardan dellal kör osmanın karısı ile derli mahmudun karısı isabet eden kurşunlarla şehit edilmiştir. Müsademe çok kızıştı her gün ve bilhassa geceleri teati(karşılıklı alıp verme) edilip müsademelerdenutanç duyan fransızlar çok defa ateş kesiyorlar ve etrafta dinleniyorlardı. Bir gün fransız komutanı şimdi ki ortaokul binasının damına çıkmış geziniyormuş gönüllü erlerden beşir tarafından atılan bir kurşunla öldürülmüş bu öldürülen kumandan porke imiş. Başsız kalan fransızlar daha sıkışık duruma girmişlerdir. Bayağı ses seda kesilmiştir.fransızlar kasabada güvendikleri ve daha doğrusu kendilerine yardakçılık ederek her türlü yardımlarda kusur etmeye yerli ermenilerinde durumunu beğenmedikleri ve fransızlardan el ayak çekip başlarının çaresine bakmaları aleni olaral göz çarpmaktaymış. Porkenin öldürülmesinin acısını çıkartmaya çalışan fransızlar bu aralık makinalı tüfekle kasabanın gelişi güzel üstüne ateş ediyormuş. Halkı ürkütmek usandırmak gibi bir gaye ile çırpınıyorlarmış. Bu çırpınmalar fayda vermemiş olmali ki büsbütün ateş kesilip bir sükunet başlamıştı. Bayağı oturdukları yerlerde yaptığımız tecessüsler (kendini ilgilendirmeyen şeyleri, belli etmeden öğrenmeye çalışma) bize bu durumun bir hazırlık ve artık göçüp gideceklerine başlangıç telakki edildiğinden tarafımızdan’da aynı ateş kesilmiştir. 27 gün son kuşatma devam etmiştir.
FRANSIZLARIN KASABADAN ÇIKIŞI:
10.04.1336(1920) tarihinden fransızların tarafından kasabadan ayrılacakları Müdafa-İ Hukuk Cemiyetine bildirilmiş ve bu sırada kendilerine ilişilmemesi teminatı talep edilmiştir. Buna muvafakat edilmiş ve fırat’ı geçip nizip istikametine gidecekleri için kayık istemişlerdir. Ağırlıkları nakletmek üzere iskele başında bulunan iki araba vapurunu da kullanmak istedikleri ve bu teklifi cemiyet reisine bildirmişlerdir. Bu araba vapurlarını bu alçaklar sonra batırmış veya içlerine bomba koyarak parçalama düşüncesi ağır basmış. Tek gitsinler de ne olursa olsun gibi düşüncelerin tesiri altına her istekleri kabul edilmiş ve halka keyfiyet ilan edilerek bir kötülüğe meydan verilmemesi bildirilmiştir. Karşıyaka selavat yokuşu iki tarafından yayılmış piyadeler ve kalabalık görünmüş. Bunun çekilecek kasabayı tahliye edecek fransız kuvvetlerinin himaye maksadıyla geldikleri anlaşılmış. Bir gün akşama kadar kayıklar işlemiş ve en sonunda bahis edilen araba vapurları bombalanarak batırılmış.bu ihanet fransızlar tarafından olmuştur.
MÜLGA 5. FIKRANIN KASABAYA GELİŞİ:
Pehlivanzade Nuri Bey adında bir yarbay maiyetinde bir takım askerle bireciğe gelmişler. Ulu camide şimdi boş duran okul binasına yerleşmişler. Kasabada emniyet ve asayiş iade edilmiş,dükkanlar açılmış ve herkes işlerine koyulmuş. Bizlerde temaslar yapıp Müdafa-İ Hukuk Cemiyeti reisi ve üyeleriyle konuşmuş. Gaziantep müdafasını yapanlara yardım ve muhasara altında aylarca kalmış olan gazianteplilere yiyecek yardımı hususları üzerinde durulmuş. Şıh Abdurrahman Efendizade Hasip Bey çetesi bu işe memur edilmiş. Ve çok ciddi esasla tebdirler alınarak halktan yardım talebinde bulunan cemiyet bu işleri kendisine vazife edinmiş.
GAZİANTEP’E YARDIM:
Bir hayli gıda gıda malzemleri tedaril edilmiş. Hasip efendinin teşkil etmiş olduğı 40-50 kişilik çeteşi hazırlanarak yola koyulmuş. Aynı gün yol alınmış. Gaziantep’in rumevlek köyü yanında şehre giriş temin edilecekmiş. Halbuki düşman gaziantep’in dört çevresini sımsıkı tutmuştu. Geçit verme imkanı yoktu. Bir tek kişinin geçemediği bir yerden kafile halinde geçmek imkansızlığı varmış işte bu tehlikeli şeraat altında hasip efendi çetesiyle her türlü akibeti hiçe sayarak gece yarısından sonra antebe kafilesiyle girmeye muvaffak olmuş ve vazifesini yapmıştır. Merhum Hasip Efendinin bu çetelerini aylarca kesesinden beslemiş ihtiyaçlarını temin ederek bu uğurda cansiperhane çalıştığı halkımızın dilinde bir kahramanlık destanı olarak yad edilmekteymiş. Hak rahmet eylesin.
GAZİANTEP’E İLK HAREKET:
Fransızlar tarafından kuşatılan gaziantep çok sıkıntıya düşmüş. Gerçi içerdekilerin bir zaman içinde geçimini temin edecek miktarda erzakının ve mevcudiyetini belli değilse de bir gün gelip bu ihtiyacın baş göstereceği mulazaha edilmekte ve mümkün mertebe kendilerine bir yardımda bulunmak zarureti hissedilmiş. Bununla beraber fransızları muhasere hattını yarmak için bir tarafdan maraş 9. Fırka kıtası elbirliği ile çalışmalarda bulunmuştu. İlk önce sinan köyü üzerinden hareket edilip cunut tepesi rumevlik yakınlarından düşman siperlerine bir baskın yapılması kararlaştırılmış ve 10.5.1936 akşamı saat 20:00’da bölüğüyle cunut tepesine bir baskın yapılmış ve fransızlar siperlerinden fırlayıp kaçmak zorunda kalmışken tenvir tabancalarıyla merkezlerinden imdat talep ettikleri anlaşılmış ve takviyeler gelmesiyle geri çekilmek mecburiyeti hasıl olmuşitur. O gece bölüğü rumevlek girişindeki incirlik sırtlarında kalmış ve sabahı gaziantep’in şimalindeki beylerbeyi köyüne giderek istirahate çekilmiştir. Fransızlar Birecik’ten gelen kuvvetimizi haber almış olmalılar ki ertesi gece bu beylerbeyi sırtlarından taaruzu ile takibimize koyulmuşlar ve hiyam köyü tepelerinden inerek çardak köyüne kadar gelen çeteleri takip ederek sıh bekir geçidinden Fırat’ı geçmeye icbar etmişlerdir.
-devam edecek
HAZIRLAYAN
KÜLTÜR VE SOSYAL İŞLER MÜDÜRÜ
ARAŞTIRMACI YAZAR SEVEN BOZDUMAN